(something) which is located farther within (a place): Rıfkı hemen içerlek ve loş kütüphaneye koştu. Rıfkı ran at once into the dim library located farther within
Yanındakilerden daha içeride, daha geride bulunan: "İçerlek birahanenin uzun koridorunda kendimi çok yabancı buldum."- P. Safa. İçine çökmüş, derinde olan: "Siyah oyuklarında içerlek gözleri sağa sola çevrildi."- P. Safa