Tom gave Mary an envelope containing three hundred dollars.
- Tom Mary'ye üç yüz dolar içeren bir zarf verdi.
They dug up a box containing human remains.
- İnsan kalıntıları içeren bir kutuyu kazarak çıkardılar.
No sentence on Tatoeba contains the word anathema.
- Tatoeba'da anathema sözcüğünü içeren hiçbir cümle yoktur.
My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
- Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
I took a speed-reading course and read War and Peace in twenty minutes. It involves Russia.
- Ben hızlı okuma kursu aldım ve yirmi dakika içinde Savaş ve Barışı okudum. Bu Rusya'yı içeriyor.
Investing in stocks involves risk.
- Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.
Tom's duties include raking the leaves.
- Tom'un görevleri yaprakları tırmıkla toplamayı içermektedir.
This amount includes tax.
- Bu tutar vergi içermektedir.
The uncut version of the DVD only included one extra scene.
- DVD'nin kesilmemiş versiyonu sadece bir tane ekstra sahne içeriyordu.
The parade included six marching bands.
- Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.
The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523.
- İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.