hyar

listen to the pronunciation of hyar
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hyar в Английский Язык Турецкий язык словарь

hear
{f} duymak

Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor. - It makes my head swim to hear you say that.

Yaşlı adam duymakta zorlanıyor. - The old man was hard of hearing.

hear
işitmek

Teorilerinden bir tane daha işitmekle ilgilenmiyorum. - I'm not interested in hearing any more of your theories.

O kötü işitmekten özürlü. - She is handicapped by poor hearing.

hear
{f} ifadesini almak
hear
{f} dinlemek

Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin? - Do you want to hear the new song I'm working on?

Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin? - Would you like to hear the new song I'm working on?

hear
{f} öğrenmek

Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda. - Everyone in the class has to learn the poem by heart.

Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum. - I've heard French is a difficult language to learn.

hear
(Kanun) muhakeme etmek
hear
işit

İşitebilmek için önde oturdu. - He sat in the front so as to be able to hear.

Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın. - Leave your message after hearing the beep.

hear
{f} (heard)
hear
{f} sorguya çekmek, ifadesini almak. Hear! Hear! İng
hear
yargılamak
hear
dikkatle dinlemek
hear
haber almak

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. - I'm looking forward to hearing from you soon.

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. - I am looking forward to hearing from you soon.

hear
(fiil) duymak, işitmek, dinlemek, kulak vermek, ifadesini almak, haber almak, mektup almak, öğrenmek, onaylamak
hear
{f} kulak vermek
Английский Язык - Английский Язык
here

IS dat black angel done come back to call ole Jim f’om hyar?.

hear

IS dat black angel done come back to call ole Jim f’om hyar?.