They made a fool of him in the presence of ladies.
- Bayanların huzurunda onu aptal yerine koydular.
Not long ago we heard a father say in the presence of his large family, I don't want any of my boys to be lawyers.
- Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum. dediğini duyduk.
Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
- Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
Not long ago we heard a father say in the presence of his large family, I don't want any of my boys to be lawyers.
- Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum. dediğini duyduk.
She felt shy in his presence.
- Onun huzurunda utangaç hissettim.
Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
- Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
Tom just wanted some peace and quiet.
- Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
Conversion was peaceful and gradual.
- Dönüşüm huzurlu, yavaş yavaş oldu.
I never feel comfortable in his presence.
- Onun huzurunda asla rahat hissetmem.
She felt restless all day long.
- O gün boyu huzursuz hissetti.
The silence in the forest is restful.
- Ormandaki sessizlik huzur verici.
The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm.
- Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.
I saw at once that he was ill at ease.
- Onun huzursuz olduğunu hemen anladım.
Tom is ill at ease among strangers.
- Tom yabancılar arasında huzursuz.
All I want is peace and quiet.
- Bütün istediğim huzur ve sessizlik.
Tom just wanted some peace and quiet.
- Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.