hungernd

listen to the pronunciation of hungernd
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hungernd в Английский Язык Турецкий язык словарь

fasting
{s} niyetli
fasting
oruç tutma

İslam'ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir. - The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.

Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı. - Fadil started fasting although he wasn't a Muslim.

starving
çok aç

Tom çok aç olduğunu söyledi. - Tom said he was starving.

starving
açlıktan ölme
fasting
(Biyokimya) açlık
fasting
oruçlu
starving
karnı zil çalmak
starving
açlıktan ölerek
starving
{f} açlıktan öl

Tom açlıktan ölüyordu. - Tom was starving to death.

Şimdi yiyelim. Açlıktan ölüyorum. - Let's eat now. I'm starving.

starving
açlıktan ölen
famishing
açlıktan ölen
famishing
çok aç
fasting
(Tıp) Belli bir süre yemek yememe, isteyerek aç kalma, oruç tutma
fasting
(isim) oruç tutma, perhiz
fasting
(zarf) aç karnına
fasting
aç karnına
fasting
(sıfat) niyetli
Немецкий Язык - Английский Язык
starving

Eat! There are starving children who would love to have that food. - Rein damit! Es gibt hungernde Kinder, die das nur zu gerne äßen!

Think of the starving children. - Denk an die hungernden Kinder!

fasting
famishing
hungering
being hungry