Benim ev halkımın 5 üyesi vardır.
- There are 5 members of my household
Tom ev halkının bir parçasıydı.
- Tom was part of our household.
Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.
- A household is a group that shares the same living space and finances.
Benim ev halkımın 5 üyesi vardır.
- There are 5 members of my household
İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.
- It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away.
Although I was a member of the royal household, I was not among the privileged few who were trained for rule.
head-of-household status.
... of the household. The current level of food insecurity in the ...
... will be the future of migration, the future of household structures, and the future of ...