Bu soğuk değil, sıcak.
- This is hot, not cold.
Bugün hava çok sıcak.
- It is very hot today.
Biraz baharatsız ve acısız Kore yemeği yemek istiyorum.
- I want to eat some Korean food that isn't hot and spicy.
Acı ve baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.
- I want to eat something that's not hot and spicy.
Tom muhtemelen kızgın olacak.
- Tom is likely to be hot.
Tom Mary'ye ateşli olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that he was hot.
Biraz ateşli değil misin?
- Aren't you a little hot?
Sen inanılmaz seksisin.
- You're incredibly hot.
O, gördüğüm en seksi adam.
- He's the hottest guy I have ever seen.
Taze çilekler sıcak kekler gibi gitti.
- The fresh strawberries went like hot cakes.
Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
- Our guide misinformed us about the location of the hotel.
Otel kasasına bir şeyler koymak istiyorum.
- I'd like to put some things in the hotel safe.
Hava kararmadan otele varmak istiyorum.
- I want to reach the hotel before it gets dark.
Otel yeni bir baş resepsiyonist arıyor.
- The hotel is looking for a new head receptionist.
Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak.
- A new hotel will be built here next year.
Bir yemek sıcak olmadan baharatlı olabilir.
- A dish can be spicy without being hot.
Sıcak iklim kuşaklarındaki insanların köri gibi baharatlı şeyler yemeleri garip.
- It's strange that people in hot climate zones eat spicy things like curry.
I think Donnie has the hots for Lisa.
His new pickup is hot!.
a hot wire.
hot merchandise.
Some of these publications show signs of hasty production, indicating that they were written while the news was hot.
The ball lands on the fairway, just a couple of yards in front of the green. Nice shot Sarah! You're hot today! Jenny says.