Tom'un planı fena halde yanlış gitti.
- Tom's plan went horribly wrong.
Her şey korkunç bir şekilde yanlış gitti.
- Everything went horribly wrong.
Berbat bir hata yaptım.
- I've made a horrible mistake.
Bu yılki performansları çok berbattı.
- Their performance that year was horrible.
Sen kötü bir insan değilsin.
- You're not a horrible person.
Pazar gününden nefret ediyorum! Çok kötü bir gün!
- I hate Sunday! It's a horrible day!
Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
- People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.
Pazar gününden nefret ediyorum! Çok kötü bir gün!
- I hate Sunday! It's a horrible day!
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
The beginning art students displayed their horribly executed paintings with hopeful faces.
Horribly, as he was dying, his eyes reddened.
The man was horribly nice, yet she still wouldn't marry him.