General boğayı boynuzlarından tuttu ordusunu felaketten kurtardı.
- The general took the bull by the horns and saved his army from disaster.
Tom boynuz çerçeveli gözlük takar.
- Tom wears horn-rimmed glasses.
Tom yeni Fransız kornasında eski bir İrlanda şarkısını çaldı.
- Tom played an old Irish song on his new French horn.
Tom kornayı çaldı ve pencereden dışarıya eğildi.
- Tom honked the horn and leaned out the window.
Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
The mayor and her deputy locked horns over plans for the new road.
loudspeaker horn.
an umbrella with a handle made of horn.
hunting horn.
He took the bull by the horns and reprogrammed the entire mess.