General boğayı boynuzlarından tuttu ordusunu felaketten kurtardı.
- The general took the bull by the horns and saved his army from disaster.
Tom boynuz çerçeveli gözlük takar.
- Tom wears horn-rimmed glasses.
Balta alçakgönüllü bir boyuna gitmez.
- The axe does not go to a humble neck.
Ben bu gezegendeki en alçakgönüllü insanım.
- I'm the humblest person on this planet.
Tom kornayı çaldı ve pencereden dışarıya eğildi.
- Tom honked the horn and leaned out the window.
Bir korna sesi duydum.
- I heard a horn honking.
Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
Alçak gönüllü adam komşuları ile iyi geçiniyor.
- The humble man is getting along with his neighbors.
Ben bu gezegendeki en alçakgönüllü insanım.
- I'm the humblest person on this planet.
Lütfen alçak gönüllü özrümü kabul et.
- Please accept my humble apologies.
Alçak gönüllü adam komşuları ile iyi geçiniyor.
- The humble man is getting along with his neighbors.
loudspeaker horn.
an umbrella with a handle made of horn.
hunting horn.