Leyla arabada zıpladı.
- Layla hopped in the car.
Tom arabada zıpladı ve havalandı.
- Tom hopped in the car and took off.
Umarım kimse beni dans ederken görmemiştir.
- I just hope no one saw me dancing.
Umarım kimse benim dans ettiğimi görmedi.
- I hope no one saw me dancing.
Sami yataktan sıçradı.
- Sami hopped from the bed.
Umarım uçuşunuzu kaçırmazsın.
- I hope you don't miss your flight.
Umarım uçuşunu beğenirsin.
- I hope you enjoy your flight.
Leyla arabada zıpladı.
- Layla hopped in the car.
Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.
- An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.
Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.
- There is little hope that they are alive.
Hâlâ biraz ekmek kaldığını umuyorum.
- I hope there's still some bread left.
You could hear in his voice that he was hopped up on something.
I hopped a plane over here as soon as I heard the news.