Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
- An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
- At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
Ne kadar tehlike, o kadar onur.
- The more danger, the more honor.
Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.
- Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation.
Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
Misafir ağırlamak ister misin?
- Would you like to do the honors?
Misafir ağırlamak ister misin?
- Would you like to do the honors?
Üniversite ona fahri doktora unvanı verdi.
- The college bestowed an honorary degree on him.
O bizim üniversite için bir onurdur.
- She is an honor to our college.
I'm taking honors math this year.
They had named the baby Honor because Eugenie had been moved by Honoré de Balzac's Le Père Goriot in her French class.
... honors the dignity of work and hard work pays off ...
... He's received many honors. ...