honest, and always telling the truth

listen to the pronunciation of honest, and always telling the truth
Английский Язык - Турецкий язык

Определение honest, and always telling the truth в Английский Язык Турецкий язык словарь

truthful
doğrusu
truthful
doğrusözlü
truthful
dürüst

Tom dürüsttü, sanırırm. - Tom was truthful, I think.

Peter dürüst bir adam - Peter is a truthful man.

truthful
kesin
truthful
gerçeklik
truthful
{s} doğru

Mümkün olduğu kadar doğru olmak istiyorum. - I want to be as truthful as possible.

Bana göz göre göre yalan söylemeyi sürdürürken benden doğru sözlü olmamı bekleme. - Don't expect me to be truthful when you keep lying to me so blatantly.

truthful
{s} doğrucu

Sami doğrucu bir insan değildi. - Sami wasn't a truthful person.

Doğrucu olmaya çalışıyordum. - I was trying to be truthful.

truthful
{s} gerçek

Onun gerçekçi olduğunu sanmıyorum. - I don't think he is truthful.

Gerçekçi olmak gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez. - To be truthful, this matter doesn't concern her at all.

truthful
{s} doğru sözlü

Tom doğru sözlü olmalı. - Tom has to be truthful.

Tom doğru sözlü olmalıydı. - Tom should've been truthful.

truthful
{s} samimi
truthful
hakikaten
truthful
doğru/doğrucu
truthful
{s} gerçeğe uygun

Tom gerçeğe uygun davranıyor, değil mi? - Tom is being truthful, isn't he?

truthful
truthfullydoğru olarak
truthful
gerçekten

Gerçekten cevap vereceksin, değil mi? - You will answer truthfully, won't you?

truthful
truthfulnessdoğruluk
truthful
{s} içten
Английский Язык - Английский Язык
truthful
honest, and always telling the truth

    Расстановка переносов

    honest, and al·ways tell·ing the truth

    Произношение

Избранное