Deniz Günü, temmuz ayının üçüncü pazartesi günü kutlanan, Japonya'nın ulusal bayramlarından biridir.
- Sea Day is one of the Japanese national holidays celebrated on the third Monday in July.
Paskalya İsa Mesih'in dirilişini kutlayan önemli bir Hıristiyan bayramıdır.
- Easter is an important Christian holiday celebrating the resurrection of Jesus Christ.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.
- He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
Ebeveynleriyle tatile çıkmayı reddetti.
- He refused to go on holiday with his parents.
Ne yazık, bu sene tatile çıkamayacaksınız!
- It's too bad that you won't be able to take a holiday this year!
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
- She talked her husband into having a holiday in France.
Sadece bir tatil yaptın.
- You just had a holiday.
Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
- Circumstances do not permit me such a holiday.
Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
- I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
- She talked her husband into having a holiday in France.
Deniz Günü, temmuz ayının üçüncü pazartesi günü kutlanan, Japonya'nın ulusal bayramlarından biridir.
- Sea Day is one of the Japanese national holidays celebrated on the third Monday in July.
Japonya'da ilkbahar ve sonbahar ekinoksları ulusal bayramdır ama yaz ve kış gündönümleri değildir.
- In Japan, the vernal and autumnal equinoxes are national holidays, but the summer and winter solstices are not.
Pazartesi günü resmi tatildir.
- Monday is a bank holiday.
Gelecek Salı resmî tatil.
- Next Tuesday is a bank holiday.
O, tatilde hastalandı ve bir doktor bulmak zorunda kaldı.
- She was taken ill on holiday and had to find a doctor.
O, tatilde hasta oldu.
- She was taken ill on holiday.
I want to take a French course this summer holiday.
What are your plans for the holiday season?.
Honestly, it didn't much matter to me that Marina had forgotten Mother's Day, though I did feel bad on my mother's behalf. As any parent can tell you, what hurts far more than no card on a Hallmark holiday are the casual slights, the eye rolls your child thinks you don't see, the eye rolls your child thinks you don't see, the muttered whatevers, the unasked-for-and-unwanted criticism of your clothing, your speech habits, your existence.
It is all holiday with him.
Where will you be spending the holidays?.
... There's the holiday party. ...
... best way best way online to actually sell TVs bizarrely high and holiday ...