I don't know Tom well enough to dislike him yet.
- Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum
I don't know Tom well enough to dislike him yet.
- Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum
Tom is an easy guy to dislike.
- Tom hoşlanmaması kolay bir adamdır.
We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
He enjoyed reading detective stories.
- O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
I don't care for foreign food.
- Ben yabancı yemekten hoşlanmam.
I don't care for the way he talks.
- Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
- Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.