Tom is an easy guy to dislike.
- Tom hoşlanmaması kolay bir adamdır.
I don't know Tom well enough to dislike him yet.
- Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum
I don't know Tom well enough to dislike him yet.
- Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
I don't care for sports.
- Sporlardan hoşlanmam.
Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
- Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.