We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
I don't care for foreign food.
- Ben yabancı yemekten hoşlanmam.
I don't care for the way he talks.
- Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
What's the difference between liking and loving someone?
- Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?