hoşlanıyor

listen to the pronunciation of hoşlanıyor
Турецкий язык - Английский Язык
likes

It seems that Cathy likes music. - Cathy müzikten hoşlanıyor gibi görünüyor.

I think Tom likes you. - Sanırım Tom senden hoşlanıyor.

{i} things that are liked; preferences
Preferences
The kind or class of people that resemble, behave in a manner similar to, or are of the same social status as a certain person; ones ilk
third-person singular of like
hoşlan
enjoy

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

He enjoyed reading detective stories. - O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.

hoşlan
care for

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

I don't care for sports. - Sporlardan hoşlanmam.

hoşlan
{f} liking

I cannot help liking him in spite of his many faults. - Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

Fred took a liking to Jane and started dating her. - Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.

annem dizilik filimlerden hoşlanıyor
My mother is a soap opera addict
benden hoşlanıyor musun?
do you like me?
hoşlanıyor
Избранное