Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
He enjoyed reading detective stories.
- O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
I don't care for foreign food.
- Ben yabancı yemekten hoşlanmam.
What's the difference between liking and loving someone?
- Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.