He is rich enough to keep a servant.
- Bir hizmetçi tutacak kadar zengin.
He had three servants to wait on him.
- Ona hizmet edecek üç hizmetçisi vardı.
Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Yüzüğü onun çaldığına dair Tom'un onayı hizmetçiyi şüpheli olmaktan kurtardı.
The maid had already cleaned the room when Carol walked in.
- Carol içeri yürüdüğünde hizmetçi zaten odayı temizlemişti.
No, you clean it! I'm not your skivvy! she said.
- O, Hayır, onu sen temizle! Ben senin hizmetçin değilim! dedi.
Here comes the server.
- İşte hizmetçi geliyor.
I'll be your server tonight.
- Bu gece hizmetçiniz olacağım.
Bank services are getting more and more expensive.
- Banka hizmetleri gittikçe daha pahalı oluyor.
In the United States, 20 million new jobs have been created during the past two decades, most of them in the service sector.
- Amerika Birleşik Devletlerinde, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca 20 milyon yeni iş yaratılmıştır, onların çoğu hizmet sektöründedir.
The maid gave up her job.
- Hizmetçi kız, işinden ayrıldı.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Everyone is waiting on you.
- Herkes sana hizmet ediyor.
We were waiting on him for ten minutes.
- On dakikadır ona hizmet ediyorduk.
Postal services are a government monopoly.
- Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
Is there postal service on Sunday?
- Pazar günü posta hizmeti var mı?
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
Postal services are a government monopoly.
- Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
Why on earth did you take him to the station?
- Hangi akla hizmet onu istasyona götürdün?
After some freight cars were derailed, services were suspended on the Chuo Line.
- Bazı yük vagonları raydan çıktıktan sonra, hizmetler Chuo Hattı üzerinde askıya alındı.
Tom served two terms in Congress.
- Tom Kongrede iki dönem hizmet etti.
This hotel does not serve lunch.
- Bu otel öğle yemeği hizmeti vermez.
Have you ever hired a maid?
- Hiç bir bayan hizmetçiyi işe aldın mı?
He works at the welfare office.
- O, sosyal hizmetler müdürlüğünde çalışıyor.
The mission remains to serve others.
- Misyon başkalarına hizmet vermeye devam etmektedir.