I'm feeling better today.
- Bugün kendimi daha iyi hissediyorum.
Are you feeling under the weather?
- Kendini kötü hissediyor musun?
I have a prickling sensation in my left eye.
- Benim sol gözümde bir karıncalanma hissi var.
I've had a runny nose for two days and I've been feeling an uncomfortable sensation in my throat.
- İki gündür burnum akıyor ve boğazımda bir rahatsızlık hissediyorum.
Tom sensed that Mary was in pain.
- Tom Mary'nin acı çektiğini hissetti.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
Do you feel any pain in your stomach?
- Karnında herhangi bir acı hissediyor musun?
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
It's okay to feel emotions.
- Duyguları hissetmek iyidir.
If we let our reasoning power be overshadowed by our emotions, we would be barking up the wrong tree all the time.
- Muhakeme gücümüzün hislerimiz tarafından gölgelenmesine izin verirsek her zaman yanlış ağaca havluyor oluruz.
Do you believe in extrasensory perception?
- Altıncı hisse inanıyor musun?
I wonder if I should trust my instincts.
- Hislerime güvenmem gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
Tom couldn't help but feel sentimental.
- Tom duygusal hissetmekten kendini alamadı.
The decision was his to live with.
Ahab his mark for Ahab's mark.
This is his book.
Bu John'dur ve o da onun biraderidir.
- This is John and that is his brother.
Onun adı Tomoyuki Ogura.
- His name is Tomoyuki Ogura.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Bu araba onunki gibi görünüyor.
- It looks like this car is his.