Senin ipuçlarından bıktım.
- I'm sick of your hints.
Senin ipuçlarından bıktım.
- I'm sick of your hints.
Sana bir ipucu vereceğim.
- I'll give you a hint.
Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü.
- Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints.
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
- The speaker hinted at corruption in the political world.
O çok belirgin bir imaydı.
- That was a broad hint.
Pilot onun bir UFO olabileceğini ima etti.
- The pilot hinted that it might be a UFO.
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
- The speaker hinted at corruption in the political world.
This font does not scale well; at small point sizes it has no hinting at all, and the hints that it has for the 10- and 12-point letter 'g' still need work.
She hinted at the possibility of a recount of the votes.
I needed a hint to complete the crossword.
The Indians gave the settlers food.
- Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
The Indian flag is called the tricolour because it has stripes of three colours – saffron, white and green.
- Hint bayrağına üç renkli bayrak denir, çünkü safran, beyaz ve yeşil, üç renkli çizgileri var.
... console you can get hints about exactly what you should ...