Sana bir ipucu vereceğim.
- I'll give you a hint.
En azından bana bir ipucu verebilirsin.
- You could at least give me a hint.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.
O çok belirgin bir imaydı.
- That was a broad hint.
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
- The speaker hinted at corruption in the political world.
Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
- Tom hinted that we should pay for the room.
This font does not scale well; at small point sizes it has no hinting at all, and the hints that it has for the 10- and 12-point letter 'g' still need work.
She hinted at the possibility of a recount of the votes.
I needed a hint to complete the crossword.
The Indians were not happy with this agreement.
- Hintliler bu anlaşmadan mutlu değillerdi.
The Indians had difficulty finding food.
- Hintliler gıda bulmakta zorlanıyorlardı.