Who told you the story?
- Sana hikayeyi kim anlattı?
The story seems true.
- Hikâye doğru görünüyor.
The story appears to be true.
- Hikâye doğru görünüyor.
This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
It is a very sad tale.
- Bu çok üzücü bir hikaye.
And so, a tale of pain and revenge begins.
- Ve böylece, ağrı ve intikam hikayesi başlar.
Sami's story fit Layla's account.
- Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.
- Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.
I have been busy writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmakla meşgulüm.
Is that story fact or fiction?
- Şu hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?
The story of the lost prince was a fiction.
- Kayıp prensin hikayesi bir kurgu idi.
Tom and Mary have broken up. That's ancient history.
- Tom ve Mary ayrılıyor. Bu eski hikaye.
It is a true history.
- Bu gerçek bir hikaye.
My grandfather tells hundreds of anecdotes.
- Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.
Please tell me your version of what happened.
- Lütfen bana ne olduğuyla ilgili senin hikayeni anlat.
Dan's version of the story didn't match the evidence.
- Dan'ın hikaye versiyonu kanıtla eşleşmedi.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
Paul was reading a short story last night.
- Paul dün gece bir kısa hikaye okuyordu.
The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.
- Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.