Jack kırdığı tabağı sakladı fakat küçük kız kardeşi onu gammazladı.
- Jack hid the dish he had broken, but his little sister told on him.
Çocuk, kapının arkasına saklandı.
- The boy hid behind the door.
Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.
- Tom kept his hat on to hide his baldness.
Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to hide his disappointment.
Saklamak zorunda olduğun bir şeyin var mı?
- Do you have something to hide?
Saklamak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
- Thanks for saving my hide.
Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.
- Quick, turn off the lamp, I want to hide in the darkness.
Tom saklanmak için iyi bir yer bulamadı.
- Tom couldn't find a good place to hide.
Tom hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı.
- Tom tried to hide his disappointment.
O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
- She tried to hide her mistake from us.
Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.
- I shall hide the key so that you cannot open the suitcase.
Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.
- Tom had nothing to hide.
Gizlenmek için güvenli bir yer bulmamız gerek.
- We need to find a safe place to hide.
Tom'un gizlenmek için hiçbir nedeni yok.
- Tom has no reason to hide.
Saklayacak bir şeyim yok.
- I have nothing to hide.
Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
- Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
The blind man, whom he had not been able to cure with the pomade, had gone back to the hill of Bois-Guillaume, where he told the travellers of the vain attempt of the druggist, to such an extent, that Homais when he went to town hid himself behind the curtains of the Hirondelle to avoid meeting him.