Who told you the story?
- Sana hikayeyi kim anlattı?
This story is short enough to read in one lesson.
- Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
The story appears to be true.
- Hikâye doğru görünüyor.
The story seems true.
- Hikâye doğru görünüyor.
All men are children, and of one family. The same tale sends them all to bed, and wakes them in the morning.
- Bütün erkekler bir çocuktur ve bir aile. Aynı hikaye onları yatmaya gönderir ve onları sabah uyandırır.
Steve told me the tale of his travels.
- Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.
Sami's story fit Layla's account.
- Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
He tried writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmaya çalıştı.
The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.
- Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.
Is that story fact or fiction?
- O hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?
Is that story fact or fiction?
- Şu hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?
Tom has a history of drug abuse.
- Tom'un bir madde bağımlılığı hikayesi var.
It is a true history.
- Bu gerçek bir hikaye.
My grandfather tells hundreds of anecdotes.
- Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.
Please tell me your version of what happened.
- Lütfen bana ne olduğuyla ilgili senin hikayeni anlat.
Dan's version of the story didn't match the evidence.
- Dan'ın hikaye versiyonu kanıtla eşleşmedi.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
Paul was reading a short story last night.
- Paul dün gece bir kısa hikaye okuyordu.
The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.
- Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.