Tom doesn't look at all convinced.
- Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
I don't agree with your methods at all.
- Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
You must on no account do such a thing.
- Hiçbir şekilde böyle bir şey yapmamalısın.
He will on no account accept defeat.
- O hiçbir şekilde yenilgiyi kabul etmeyecektir.
Nick is by no means satisfied with the reward.
- Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
Her explanation is by no means satisfactory.
- Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.