There's nothing I can do to help her.
- Ona yardım etmek için yapabileceğim hiç bir şey yok.
You have nothing to be ashamed of.
- Utanacak hiç bir şeyin yok.
I can never predict anything.
- Hiç bir şeyi asla önceden tahmin edemem.
We don't control anything.
- Hiç bir şeyi kontrol edemeyiz.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
I can't promise anything, but I'll do my best.
- Hiçbir şeye söz veremem fakat elimden geleni yapacağım.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
That'll change nothing.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Darcy said nothing at all.
- Darcy hiçbir şey söylemedi.
The room was so dark that we could see nothing at all.
- Oda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremedik.