Sami was willing to do that.
- Sami onu yapmak için hevesliydi.
Tom said that he was willing to do that.
- Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
I'm not keen on this kind of music.
- Bu tür müziğe hevesli değilim.
He is a keen Stephen King fan.
- O hevesli bir Stephen King hayranıdır.
She's an avid art collector.
- O, hevesli bir sanat koleksiyoncusu.
Tom is an avid reader of history.
- Tom tarihin hevesli bir okuyucusudur.
Tom didn't sound as enthusiastic as Mary.
- Tom Mary kadar hevesli görünmüyordu.
Tom isn't very enthusiastic, is he?
- Tom çok hevesli değil, değil mi?
He was eager to try on the blue shirt.
- Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
He is very eager to go there.
- Oraya gitmeye çok hevesli.
He is anxious to please everybody.
- O, herkesi memnun etmeye hevesli.
He is anxious to go to America.
- O, Amerika'ya gitmek için hevesli.
Tom isn't very enthusiastic, is he?
- Tom çok hevesli değil, değil mi?
Tom seems to be enthusiastic.
- Tom hevesli görünüyor.