hesapla

listen to the pronunciation of hesapla
Турецкий язык - Английский Язык
calculated

He calculated the expenses. - O, giderleri hesapladı.

George calculated the cost of the trip. - George yolculuğun maliyetini hesapladı.

take stock
estimate

Isaac Newton was the first person to estimate the mass of the Sun. - İsaac Newton, Güneş'in kütlesini ilk hesaplayan kişiydi.

{f} estimated
{f} calculating

The first calculating tool of mankind is called an abacus. - İnsanların ilk hesaplama aracına abaküs denir.

Tom didn't want to waste any more time calculating how much time had been wasted. - Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.

compute

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

{f} computing
{f} estimating
calculate

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth. - Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.

hesap
account

I'd like to open an account. - Bir hesap açmak istiyorum.

I will account for the incident. - Ben olay için hesap vereceğim.

hesap
calculation

I've made a mistake in my calculations. - Hesaplamalarımda bir hata yaptım.

I've been doing some calculations. - Bazı hesaplamalar yapmaktayım.

hesaplamak
calculate

To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth. - Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.

Their job is to calculate salaries. - Onların işi maaşları hesaplamak.

herzaman hesapla
(Bilgisayar) always calc
hesap
{i} estimate

Isaac Newton was the first person to estimate the mass of the Sun. - İsaac Newton, Güneş'in kütlesini ilk hesaplayan kişiydi.

hesaplamak
{f} compute
hesap
score
hesap
count

Tom was counting on Mary to help him get ready for the party. - Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

hesap
bill

The bill added up to three thousand dollars. - Hesap üç bin dolar tuttu.

The bill came to over $25. - Hesap 25 dolardan fazla geldi.

hesap
computation
hesaplamak
foot
hesaplamak
reckon
hesap
bill, check, tab (in a restaurant, bar, etc.)
hesap
sum
hesap
statement

Statements will be mailed every quarter. - Hesap özetleri her üç ayda bir gönderilecektir.

hesap
sums
hesap
debt
hesaplamak
to calculate, to compute, to reckon, to figure out, to work sth out; to take into account
hesaplamak
work out
hesaplamak
figure out

We have to figure out how much it's going to cost us. - Bunun bize kaça mal olacağını hesaplamak zorundayız.

They have to figure out the cost. - Onlar maliyeti hesaplamak zorunda.

hesap
accounts

The accounts have been audited. - Hesaplar denetlenmektedir.

My wife keeps the household accounts. - Ev hesaplarını eşim tutar.

hesap
check

Waiter, the check, please. - Garson, hesap lütfen.

We'd like separate checks, please. - Ayrı hesaplar istiyoruz, lütfen.

hesap
(Ticaret) facility
hesap
(Bilgisayar) calc

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

hesap
recital
hesap
(Ticaret) balance

What's my bank balance this month? - Bu ay benim hesap bakiyem nedir?

I'd like to find out my bank balance. - Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.

hesap
tally
hesap
cipher
hesap
calculate

I cannot calculate the final cost until I talk with our contractors. - Ben müteahhitlerle konuşuncaya kadar nihai maliyeti hesaplayamam.

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

hesaplamak
take into account
hesaplamak
take the gauge of
hesaplamak
assess
hesaplamak
(Havacılık) count to
hesaplamak
estimating
hesaplamak
figure up
hesaplamak
estimate
hesaplamak
cast up
hesaplamak
count
hesaplamak
work something out
hesap
calculus
hesap
tab

The calculator on the table is mine. - Masadaki hesap makinesi benim.

hesap
accountable to
hesaplamak
discount
hesap
calculation, computation
hesap
arithmetic
hesap
(Hukuk) account, bill
hesap
settling
hesap
plan, expectation
hesap
calculating

He is shrewd and calculating. - O, kurnaz ve hesapçıdır.

I am calculating my salary. - Maaşımı hesaplıyorum.

hesap
account, financial record
hesap
reckoning
hesap
calculation, calculus, computation; account; bill, check; estimate; arithmetic
hesap
counting

Tom was counting on Mary to help him get ready for the party. - Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.

Abacuses are counting devices. - Abaküsler hesaplama aracıdır.

hesap
account, money owed or on deposit
hesaplamak
check out
hesaplamak
to suppose, think
hesaplamak
calculate , compute
hesaplamak
to count, enumerate
hesaplamak
to estimate, reckon
hesaplamak
number
hesaplamak
count up
hesaplamak
cipher
hesaplamak
to calculate, figure, compute
hesaplamak
foot up
hesaplamak
allow
yuvarlak hesapla
in round number
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение hesapla в Турецкий язык Турецкий язык словарь

hesap
Oranlama, tahmin: "Evdeki hesap çarşıya uymaz."- Atasözü
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü
hesap
"Tutum", "durum" veya "anlayış" anlamına gelir
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu: "Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver."- S. F. Abasıyanık. Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Matematiksel işlem
hesap
Tutum, durum, anlayış
hesap
Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Oranlama, tahmin
hesap
Bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge
hesap
Aritmetik
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü: "Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?."- F. R. Atay
hesaplamak
Bir şeyi, bir durumu ayrıntılı bir biçimde düşünmek, hesap etmek: "Hasan, Zeyno ile ilgili her şeyi kafasında hesaplamış olduğu kanaatindeydi."- H. E. Adıvar
hesaplamak
Hesap işlemini yapmak, hesap etmek
hesaplamak
Bir şeyi, bir durumu ayrıntılı bir biçimde düşünmek, hesap etmek
hesapla
Избранное