That's a lot to consider.
- O hesaba katmak için çok fazla.
You must make allowance for his inexperience.
- Onun deneyimsizliğini hesaba katmalısın.
You must make allowance for his lack of experience.
- Onun tecrübe eksikliğini hesaba katmalısın.
Do you want me to count these?
- Bunları hesaba katmamı istiyor musun?
We had to count on our strength only.
- Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.
We must take his youth into account.
- Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
When you criticize his work, you should take into account his lack of experience.
- Onun çalışmalarını eleştirirken henüz tecrübesiz olduğunu hesaba katmalısın.