That's a lot to consider.
- O hesaba katmak için çok fazla.
You must make allowance for his lack of experience.
- Onun tecrübe eksikliğini hesaba katmalısın.
You must make allowance for his inexperience.
- Onun deneyimsizliğini hesaba katmalısın.
Tom hadn't counted on this.
- Tom bunu hesaba katmamıştı.
Do you want me to count these?
- Bunları hesaba katmamı istiyor musun?
You must take his state of health into account.
- Sen sağlık durumunu hesaba katmalısın.
In judging his work, we must take his lack of experience into account.
- İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.