Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
He made fun of me in public.
- O, herkesin içinde benimle alay etti.
Mr. Kaifu is used to making speeches in public.
- Bay Kaifu herkesin içinde konuşmalar yapmaya alışkındır.
I don't like to speak in public.
- Herkesin önünde konuşmaktan hoşlanmam.
You ought not to say such things in public.
- Herkesin önünde böyle şeyler söylememelisin.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
They all laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
They all looked happy.
- Herkes mutlu görünüyordu.
She accepts criticism from anyone but her parents.
- O, anne ve babası dışında herkesten eleştiri kabul eder.
He is richer than anyone else in this town.
- O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
Everybody should help each other.
- Herkes birbirine yardım etmeli.
I just want everybody to like each other.
- Ben sadece herkesin birbirini sevmesini istiyorum.
I'll take whoever wants to go.
- İsteyen herkesi götüreceğim.
His parents helped whoever asked for their help.
- Onun ebeveynleri yardımlarını isteyen herkese yardım etti.
A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world!
- Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!
I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world.
- Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.
Thank you one and all.
- Herkese teşekkür ederim.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
- Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?
Everybody is supposed to know the law, but few people really do.
- Herkesin hukuku bilmesi gerekiyor ama birkaç kişi gerçekten biliyor.
Everybody likes polite people.
- Herkes kibar insanları sever.
Everybody knows that he is the last man to break his promise.
- Herkes onun sözünden dönecek son adam olduğunu bilir.
Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
- Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.