Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
She is loved by everyone.
- O herkes tarafından sevilir.
All the elements of a data structure are public by default.
- Bir veri yapısının tüm bileşenleri varsayılan olarak herkese açıktır.
A fan page is always public.
- Bir hayran sayfası her zaman herkese açıktır.
He is liked by everybody.
- O herkes tarafından sevilir.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
They all laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
The law is equal for all.
- Kanun herkes için aynıdır.
She accepts criticism from anyone but her parents.
- O, anne ve babası dışında herkesten eleştiri kabul eder.
He is richer than anyone else in this town.
- O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
Everybody in the room knew each other.
- Odadaki herkes birbirini tanıyordu.
Everybody hates each other now.
- Artık herkes birbirinden nefret ediyor.
You may invite whoever wants to come.
- Gelmek isteyen herkesi davet edebilirsin.
You may give this picture to whoever wants it.
- Bu resmi isteyen herkese verebilirsin.
A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world!
- Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!
I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world.
- Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.
Thank you one and all.
- Herkese teşekkür ederim.
The giant was not loved by anybody.
- Dev herkes tarafından sevilmiyordu.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
Shy children never laugh until everyone else does.
- Utangaç çocuklar herkes gülene kadar asla gülmezler.
Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
- Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?
Tom thinks people shouldn't eat in public.
- Tom insanların herkesin önünde yemek yememeleri gerektiğini düşünüyor.
If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
- Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
Everybody knows that he is the last man to break his promise.
- Herkes onun sözünden dönecek son adam olduğunu bilir.
The committee stayed up late last night trying to work out measures that would please everyone.
- Komite herkesi memnun edecek önlemleri düzenlemek için dün gece geç saatlere kadar yatmadı.