her zamankinden

listen to the pronunciation of her zamankinden
Турецкий язык - Английский Язык
the usual
than ever before
her zaman
always

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

You're always singing. - Her zaman şarkı söylüyorsun.

her zaman
ever

For all his genius, he is as unknown as ever. - Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.

He is stronger than ever. - O, her zamankinden daha güçlüdür.

her zaman
any time

Any time will suit me. - Her zaman bana uygun olacaktır.

You can call me at any time. - Beni her zaman arayabilirsin.

her zaman
for ever

Tom always blames Mary for everything. - Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.

Tom always blames me for everything. - Tom her zaman beni her şey için suçluyor.

her zaman
everytime
her zaman
all the time

The New York Times reviews her gallery all the time. - The New York Times onun galerisini her zaman eleştirir.

He was silent all the time. - O, her zaman sessizdi.

her zaman
routinely
her zaman
year

Japan has produced more cars than ever this year. - Japonya bu yıl her zamankinden daha çok araba üretti.

There's always next year. - Her zaman gelecek yıl vardır.

her zaman
all times
her zaman
all the while

She did nothing but cry all the while. - O her zaman ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.

He kept smoking all the while. - O her zaman sigara içmeye devam etti.

her zaman
invariably
her zaman
in season and out of season
her zaman
forever

He who asks is a fool for five minutes, but he who does not ask remains a fool forever. - Soran beş dakika bir aptaldır fakat sormayan her zaman bir aptal kalır.

It feels like I've known you forever. - Seni her zaman tanıdım gibi geliyor.

her zaman
at any time

An earthquake can happen at any time. - Bir deprem her zaman olabilir.

You can call me at any time. - Beni her zaman arayabilirsin.

her zaman
(deyim) for ever and a day
her zaman
every time

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary. - Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.

her zaman
e'er
her zaman
evermore
her zaman
night and day
her zaman
all along

It was you all along, wasn't it? - O her zaman sendin, değil mi?

her zaman
any old time
her zaman
always, for ever, forever, evermore
her zaman
not always
her zaman
each time
her zaman
anytime

You can always come back here anytime you want. - İstediğin zaman buraya her zaman geri gelebilirsin.

If there's anything at all that you don't understand, you can ask me anytime. - Anlamadığın herhangi bir şey olursa, bana her zaman sorabilirsin.

her zaman
at all times

Keep clear at all times. - Her zaman açık tutun.

Pay attention to your surroundings at all times. - Her zaman çevrenize dikkat edin.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение her zamankinden в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Her zaman
daima
Her zaman
(Osmanlı Dönemi) YEKSAN
Her zaman
her dem
her zaman
Ara vermeden, sürekli, daima, sık sık
her zamankinden
Избранное