The hungry cat scattered the trash all over the kitchen.
- Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.
Stop leaving your clothes all over the floor.
- Giysilerini zeminin her yerine bırakmaktan vazgeç.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
You may go anywhere you like.
- İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
A lot of people want peace all over the world.
- Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.