herşey

listen to the pronunciation of herşey
Турецкий язык - Английский Язык
everything

Tell Tom everything's fine. - Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.

I find it boring everything I do not fall in love with. - Aşık olmadığım herşeyi sıkıcı buluyorum.

all in all
(deyim) box and dice
her şey
everything

Put everything in my basket. - Her şeyi sepetime koy.

Everything about him was grey. - Onun hakkında her şey griydi.

her şey
anything

You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great. - Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.

This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything! - Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

her şey
{i} all

All that glitters is not gold. - Parlayan her şey altın değildir.

All's fair in love and war. - Aşkta ve savaşta her şey adildir.

her şey
(Argo) lock, stock and barrel
her şey
omni-
Sonu iyi biten herşey iyidir
(Atasözü) All is well that ends well
her şey
everything that
her şey
all the things
aramızda herşey bitti
I am thru with
her şey
the works
her şey
everything, all
her şey
caboodle
her şey
omni

Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian. - Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.

How many omnivorous children are patients in hospital? - Hastanede her şeyi yiyen kaç çocuk hasta var?

her şey
{k} the whole ball of wax
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение herşey в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Her şey
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
Her şey
ne
annem hakkında herşey
Pedro Almodovar'ın bir filmi
herşey
Избранное