All of it was delicious!
- Onların hepsi lezzetliydi!
All they that take the sword shall perish with the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
Tom woke up in the middle of the night and ate an entire bag of chips.
- Tom gece yarısında uyandı ve bir paket cipsin hepsini yedi.
They are five in all.
- Onlar hepsi beş kişiler.
There were ten eggs in all.
- Hepsi on yumurta vardı.
I had a lot of money, but spent everything.
- Çok param vardı ama hepsini harcadım.
They all are waiting in the parking lot.
- Onların hepsi otoparkta bekliyor.
Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
- Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
He was always drinking in those days.
- O, o günlerde hep içki içiyordu.
I do it all the time.
- Ben bunu hep yaparım.
Tom and I fight all the time.
- Tom ve ben hep kavga ederiz.
People aren't all the same.
- İnsanlar hepsi bir değil.
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Not every student went there yesterday.
- Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.
I had a lot of money, but spent everything.
- Çok param vardı ama hepsini harcadım.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
There was food enough for us all.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.