hep to

listen to the pronunciation of hep to
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hep to в Английский Язык Турецкий язык словарь

hep
baht
hep
açıkgöz
hep
uyanık
hep
talih
hep
şans
hep
argo açıkgöz
Турецкий язык - Турецкий язык
Турецкий язык - Английский Язык

Определение hep to в Турецкий язык Английский Язык словарь

hep
always

I've always wondered what it'd be like to have siblings. - Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.

She always looks pale. - O hep soluk görünüyor.

hep
all the time

The weather today is great, but lately it's been raining all the time. - Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.

I don't understand. Why do you hang out with her all the time? - Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?

hep
always, all the time, for ever, forever; all, the whole
hep
every time

Every time I read this novel, I find it very interesting. - Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.

hep
throughout
hep
(deyim) in common with
hep
(Konuşma Dili) until hell freezes over
hep
forever

I've waited forever for this day to come. - Hep bugünün gelmesini bekledim.

hep
ever after

And they all lived happily ever after. - Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.

hep
(Konuşma Dili) till hell freezes over
hep
ever

I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it. - Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

Why would you ever want to work on Wall Street? - Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?

hep
ay
hep
night and day
hep
entirely, altogether (usually translates as "all"): Biz hep aynı sınıftayız. We're all in the same class. Bunu hep Fatma yaptı. Fatma did all this
hep
evermore
hep
omni

This is an omnivorous species. - Bu hepçil bir türdür.

Wolverine is omnivorous. - Porsuk bir hepçildir.

hep
always: Cuma akşamları hep adaya giderdik. On Friday evenings we'd always go to the island
hep
routinely
hep
used in: hepimiz all of us. hepiniz all of you. onların hepsi all of them. onun hepsi all of it
hep
wholly
hep
all

There was food enough for us all. - Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.

She made coffee for all of us. - O hepimiz için kahve yaptı.

hep to
Избранное