hence, the region where the sun sets; the west

listen to the pronunciation of hence, the region where the sun sets; the west
Английский Язык - Турецкий язык
bu nedenle, güneşin battığı bölge; batı
sunset
{i} gün batımı

Asla böylesine güzel bir gün batımı görmedim. - Never have I seen such a beautiful sunset.

Güzel gün batımı, değil mi? - Lovely sunset, isn't it?

sunset
akşam
sunset
güneş batımı
sunset
gerileme devri
sunset
günbatım

Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever. - Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset.

Bu, bugüne kadar gördüğüm en güzel günbatımı. - This is the most beautiful sunset that I have ever seen.

sunset
gün batısı
sunset
{i} son

Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık. - We arrived about forty-five minutes after sunset.

Tom bitkileri sulamayı bitirdikten sonra, o, gün batımının keyfini çıkarmak için veranda da oturdu. - After Tom finished watering the plants, he sat down on the porch to enjoy the sunset.

sunset
günbatımı

Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim. - I've never seen such a wonderful sunset.

Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik. - Never did we see such a beautiful sunset.

sunset
güneş batması
sunset
çöküş devri
sunset
{i} güneş battığı zaman
sunset
günbatımında gök renkleri
sunset
{i} güneşin batışı

Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu. - Tom was on the balcony, looking at the sunset.

sunset
{i} çöküş
sunset
{i} gurup
sunset
{i} güneşin batması, gurup
Английский Язык - Английский Язык
sunsetting
sunset
hence, the region where the sun sets; the west

    Расстановка переносов

    hence, the re·gion where the Sun sets; the west

    Произношение

Избранное