hem hem

listen to the pronunciation of hem hem
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hem hem в Английский Язык Турецкий язык словарь

hem
{f} kenarını bastırmak
hem
kıvırma
hem
dikilmiş kenar
hem
(Tekstil) reçme
hem
öksürmek
hem
kenarını kıvırıp dikmek
hem about
çevresini çevirmek
hem about
içine almak
hem and haw
(deyim) kem küm etmek
hem and haw
(deyim) mırın kırın etmek
hem in
içine almak
hem in
çevresini çevirmek
hem in
etrafını almak
sleeve hem
(Tekstil) kol ucu
sleeve hem
(Tekstil) kol ağzı
hem
(giysi) kenar
hem
baskı
hem
kıvırıp kenarını bastırmak
hem and haw around
kem küm etmek
hem in
kuşatmak
hem in
çevresini sarmak
bottom hem
Giysinin alt kısmının kenar kıvrımı
edging, hem
Hem kenar
hem
bastırmak
to hem
etek için
ajour hem
(Tekstil) ajurlu bitiş
hem
{i} bastırılmış kenar
hem
içine almak
hem
hem about kuşatmak
hem
{i} kenar kıvrımı
hem
hem and haw mırın kırın etmek
hem
elbise kenarı
hem
{i} kenar
hem
ünlem Hım! böyle bir ses çıkarmak
hem
hem baskı dik
hem
{f} hımlamak
hem
açıkç
hem (of cloth)
(Tekstil) kenar baskısı
hem about
kuşatmak
hem about
sarmak
hem around
sarmak
hem around
kuşatmak
hem in
sınırlamak
hem in
sarmak
hem in
kısıtlamak
hem in
(Fiili Deyim ) etrafını çevirmek , kuşatmak , sarmak
hem in/about
kuşatmak, içine almak, çevirmek
hem oxygenase
(Tıp) hem oksijenaz
hem rigged parachute
(Havacılık) donatısı pervazlı paraşüt
hem stitch
ajur işlemek
hem stitch
ajur, kenar işlemesi
hem stitch
(Tekstil) etek ucu dikişi
hem stitch
kenarını işlemek
hem width
(Tekstil) etek ucu genişliği
trouser hem
(Tekstil) pantalon paça ucu
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение hem hem в Турецкий язык Турецкий язык словарь

HEM
(Osmanlı Dönemi) (HEMM) Gaile, müşkül iş
HEM
(Osmanlı Dönemi) Tasa, gam, keder, hüzün
HEM
(Osmanlı Dönemi) f. Birlikte, beraber olmak mânasını ifade eder
HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ
(Osmanlı Dönemi) Suçlu olduğu hâlde suçunu bilmez ve suçsuz olduğunu iddia eder kimse hakkında kullanılan bir tâbirdir
hem
Bir kimseyi uyarmak, bir şeyi açıklamak veya anlamı güçlendirmek için "özellikle", "zaten", "bir de", "şurası da var ki" anlamlarında kullanılır
hem
Hem ... hem ... biçiminde tekrarlanarak görevdeş sözleri, cümleleri eşitlik, pekiştirme, birlikte olma veya karşıtlık anlamlarıyla bağlar: "Şiir üzerinde hem tecrübem fazla, hem bilgim."- O. V. Kanık
hem
üzüntü, kaygı
hem
Açıklayıcı nitelikte olan ikinci cümleyi birinciye bağlar
hem
Hem ... hem ... biçiminde tekrarlanarak görevdeş sözleri, cümleleri eşitlik, pekiştirme, birlikte olma veya karşıtlık anlamlarıyla bağlar
Английский Язык - Английский Язык

Определение hem hem в Английский Язык Английский Язык словарь

hem
To make a hem
hem
The border of an article of clothing doubled back and stitched together to finish the edge and prevent it from fraying
hem
: To put hem on an article of clothing, to edge or put a border on something
hem
: To surround something or someone in a confining way
hem
Used to fill in the gap of a pause with a vocalized sound
hem
Obsolete form of 'em
hem
In sheet metal design, a rim or edge folded back on itself to create a smooth edge and to increase strength or rigidity
hem
A rim or margin of something
hem
To make a sound like hem (usually coupled with "haw" as in "hemmed and hawed.")
hem and haw
To discuss, deliberate, or contemplate rather than taking action

If you hem and haw long enough, someone else will do it first.

hem in
To surround and enclose
hem
{n} the edge of a garment, a sudden noise
hem
{v} to close with a hem, shut in, call to
hem
1. (noun) EDGE, edging, border, trim, trimming. 2. (verb) EDGE, trim. 3. (hem someone/something in) SURROUND, border, edge, encircle, circle, ring, enclose, skirt, fringe, encompass
hem and haw
Avoid giving a clear answer, be evasive in speech. "He hemmed and hawed when I asked him if he knew where the missing money was."
hem in
(hem someone/something in) SURROUND, border, edge, encircle, circle, ring, enclose, skirt, fringe, encompass
hem
To put hem on an article of clothing, to edge or put a border on something
hem
HE Microwave
hem
A hem on something such as a piece of clothing is an edge that is folded over and stitched down to prevent threads coming loose. The hem of a skirt or dress is the bottom edge
hem
Someone who is afraid of change to the point of total inaction. (From a book by Spencer Johnson, M.D., Who moved my cheese, about a character who was always against change.)
hem
the edge created by folding metal back on itself
hem
{f} fold and sew down the edge of a piece of cloth; surround, enclose; hesitate, falter in speaking
hem
To form a hem or border to; to fold and sew down the edge of
hem
{i} folded and stitched down edge of cloth; edge of a garment
hem
To make the sound expressed by the word hem; hence, to hesitate in speaking
hem
Using a Whip stitch to attach the linings [Devlin, 1840]
hem
utter `hem' or `ahem'
hem
The border of an article of clothing doubled back and stitched together
hem
hemlock
hem
Edge of material doubled over onto itself for the purpose of safe handling or to increase edge stiffness
hem
Them An onomatopoetic word used as an expression of hesitation, doubt, etc
hem
A border made on sheet-metal ware by doubling over the edge of the sheet, to stiffen it and remove the sharp edge
hem
The edge created by folding metal back on itself Metal is hemmed for safety and strength reasons
hem
It is often a sort of voluntary half cough, loud or subdued, and would perhaps be better expressed by hm
hem
To surround something or someone in a confining way
hem
If you hem something, you form a hem along its edge. Turn under and hem the outer edges
hem
To make a sound like hem (usually coupled with "haw" as in "hemmed and hawwed.")"
hem
To border; to edge lap that forms a cloth border doubled back and stitched down utter `hem' or `ahem' fold over and sew together to provide with a hem; "hem my skirt
hem
(Dutch Bend) -- Edge of material doubled over onto itself for the purpose of safe handling or to increase edge stiffness
hem
The edge or border of a garment or cloth, doubled over and sewed, to strengthen it and prevent raveling
hem
{ü} sound made in the throat (to attract attention, express doubt, etc.)
hem
Border; edge; margin
hem
lap that forms a cloth border doubled back and stitched down
hem
The edge created by folding metal back on itself Metal is hemmed to eliminate sharp edges and increase rigidity
hem
fold over and sew together to provide with a hem; "hem my skirt"
hem
An utterance or sound of the voice, hem or hm, often indicative of hesitation or doubt, sometimes used to call attention
hem
high energy milk
hem
hem and haw: see haw. the edge of a piece of cloth that is turned under and stitched down, especially the lower edge of a skirt, trousers etc
hem and haw
utter `hems' and `haws'; indicated hesitation; "He hemmed and hawed when asked to address the crowd
hem in
If someone is hemmed in or if someone hems them in, they are prevented from moving or changing, for example because they are surrounded by people or obstacles. The company's competitors complain that they are hemmed in by rigid legal contracts
hem in
If a place is hemmed in by mountains or by other places, it is surrounded by them. Manchester is hemmed in by greenbelt countryside and by housing and industrial areas
hem in
surround in a restrictive manner; "The building was hemmed in by flowers
hem-
Variants of hemo-
Турецкий язык - Английский Язык

Определение hem hem в Турецкий язык Английский Язык словарь

hem hem de
(Havacılık) bothand
hem
both ... and; besides, and also; anyway, anyhow; in fact, actually
hem
And furthermore ..., Moreover ..., Indeed ..., Besides ..., ... to boot, And what's more, ...: Odadan çıktı, hem gülümseyerek çıktı. She went out of the room, and with a smile on her face to boot. Hem seninle ilgisi yok. And what's more, it has nothing to do with you. Bu hamam sıcak, hem ne sıcak! This bath is hot, and I do mean hot!
hem
alike
hem
as well as

Sports make us healthy in mind as well as in body. - Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.

Write the amount on the check in letters as well as figures. - Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.

hem
(Tıp) heme
hem
(Tıp) haem
hem
(Tıp) hem
hem
anyway
hem
actually

Actually it might be a good idea to start right now. - Aslında hemen şu an başlamak iyi bir fikir olabilir.

I found out that the woman I thought was a nurse was actually a doctor. - Hemşire olduğunu düşündüğüm kadının aslında doktor olduğunu öğrendim.

hem aleyhine olmak
cut both ways
hem de
and what is more
hem de
and what is worse
hem de
(deyim) to boot
hem de
and also
hem de
boot
hem de
and besides
hem de
moreover
hem de
besides
hem de
and what's more
hem de nasıl!
you said it!
hem de nasıl!
rather!
hem de nasıl!
i should say so!
hem de nasıl!
absolutely!
hem de ne biçim
(Konuşma Dili) and how
hem hem de
both and
hem lehine
cut both ways
hem-
(Tıp) haem-
hem
also

Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily. - Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.

She can speak not only English but also French. - O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.

hem o
and then
hem o hem o
both
hem o hem o
each of them
hem suçlu hem güçlü
both offenders and stronger
hem...hem
well ... well
Kürtün yağı çok olunca, hem yer, hem yüzüne sürer
(Atasözü) Some people don't have any idea of thrift
evin hem kadını hem erkeği olmak
wear the breeches
evin hem kadını hem erkeği olmak
wear the pants
hem
likewise
hem
and also
hem
repeated Both ... and ...: Hem Sabahat, hem Nebahat geldiler. Both Sabahat and Nebahat came. Hem televizyon seyrediyor, hem de mektup yazıyor. He's watching television and writing a letter at the same time
hem ... hem de
both ... and
hem ağlarım, hem giderim
She is both happy and sad (said of a girl on her wedding day)
hem de
as well as

He speaks French as well as English. - O hem Fransızca hem de İngilizce konuşuyor.

She is charming as well as diligent. - O hem çekici hem de çalışkandır.

hem de ...
not to say
hem de nasıl
and how!
hem de nasıl!
1. Very!/Extremely!/And how! (said in reply to a question): "Behiye güzel mi?" "Hem de nasıl!" "Is Behiye beautiful?" "Very!" 2. You said it!/You can say that again!: "Bu bayağı zor bir iş!" "Hem de nasıl!" "This is a pretty hard job!" "You said it!"
hem dişi hem erkek
intersexual
hem güldürücü hem düşündürücü
serio comic
hem kaçar, hem davul çalar
(Konuşma Dili) He seems to shrink from doing it, yet in the end he does it all the same
hem kel hem fodul
bigheaded, too big for one's boots
hem kel, hem fodul
(Konuşma Dili) Although he makes great claims for himself, he is incompetent
hem nalına, hem mıhına vurmak
to speak in favor of both sides of a matter
hem oksijenaz
(Tıp) hem oxygenase
hem okuyup hem çalışmak
work one's way through college
hem suçlu hem güçlü
offensive though at fault
hem suçlu, hem güçlü
(Konuşma Dili) He's guilty himself, yet he acts innocent and doesn't hesitate to impugn others
hem ziyaret, hem ticaret
(Konuşma Dili) It's a combination of business and pleasure
hem İsa'yı hem de Musa'yı memnun etmek
colloq . to try to meet conflicting demands at the same time
hem şamdan paklandı, hem pilav yağlandı
(Konuşma Dili) We've killed two birds with one stone
kenar baskısı hem
(of a garment or cloth covering)
hem hem

    Турецкое произношение

    hem hem

    Произношение

    /ˈhem ˈhem/ /ˈhɛm ˈhɛm/

    Этимология

    [ 'hem ] (noun.) before 12th century. Middle English, from Old English; akin to Middle High German hemmen to hem in, Armenian kamel to press.

    Общие Словосочетания

    hem hem de
Избранное