O topuklarını bize gösterdi.
- He showed his heels to us.
O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
- She was wearing a short skirt and high heels.
Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.
- When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
- He took to his heels when he saw a policeman.