hedefli

listen to the pronunciation of hedefli
Турецкий язык - Английский Язык
intended for
meant for, designed for
hedef
target

The soldiers on the boats would be easy targets. - Teknelerdeki askerler kolay hedefler olacaktı.

The arrow missed its target. - Ok hedefini ıskaladı.

hedef
goal

Finally, he achieved his goal. - Sonunda hedefine ulaştı.

What is your ultimate goal in your life? - Hayatınızdaki nihai hedefiniz nedir?

hedef
(Hukuk) objective

The uprising failed to achieve its objectives. - Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.

That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve. - Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.

hedef
aim

Tom was aiming his pistol at Mary when John shot him. - John onu vurduğunda, Tom silahını Mary'ye hedefliyordu.

The country is aiming at decreasing its imports. - Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.

hedef
destination

What's your final destination? - Senin nihai hedefin nedir?

As soon as I arrived at the destination, I called him. - Hedefe varır varmaz onu aradım.

hedef
{i} object

That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve. - Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.

The uprising failed to achieve its objectives. - Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.

hedef
intention
hedef
(Bilgisayar) to
hedef
(Ticaret) goals

After reflecting on my life up to now, I decided that I needed to change my goals. - Şimdiye kadarki hayatımı derinlemesine düşündükten sonra hedeflerimi değiştirmem gerektiğine karar verdim.

Did you accomplish your goals? - Hedeflerini gerçekleştirdin mi?

hedef
(Bilgisayar) copy to
hedef
mission

The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter. - NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.

hedef
(Bilgisayar) dest

What's your final destination? - Senin nihai hedefin nedir?

As soon as I arrived at the destination, I called him. - Hedefe varır varmaz onu aradım.

hedef
cock-shy
hedef
end

She has finally achieved her end. - Sonunda hedefine ulaştı.

Does the end justify the means? - Hedefe giden her yol mubah mıdır?

hedef
point
hedef
{i} bourn
hedef
cause
hedef
mark

You're wide of the mark. - Sizin tahmin hedeften uzak.

Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets? - Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?

hedef
to target
hedef
Terminus
hedef
blank
hedef
bourne
hedef
target, mark
hedef
(bomba) home
hedef
Land of Promise
hedef
clout
hedef
cock shy
hedef
target, mark; object, objective, aim, goal, cause erek, amaç, gaye, maksat
hedef
object, aim, goal
hedef
butt
hedef
Promised Land
hedef
(okçuluk) rover
hedef
drift
hedef
animus
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение hedefli в Турецкий язык Турецкий язык словарь

HEDEF
(Osmanlı Dönemi) İri vücudlu adam
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Yüksek, bülend
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Emel. Varılmak istenen gaye
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Bir işe yaramayan, tembel ve uykucu olan. L.R
HEDEF
(Osmanlı Dönemi) Nişan noktası
Hedef
nişane
Hedef
amaç
Hedef
(Osmanlı Dönemi) URZA
Hedef
nişangah
Hedef
(Osmanlı Dönemi) GARAM
hedef
Amaç, gaye, maksat: "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar."- T. Buğra
hedef
Nişan alınacak yer
hedef
Amaç, gaye, maksat
hedefli
Избранное