Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
- A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
Onu duymaktan usandım.
- I am tired of hearing that.
Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
- Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
- After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Yaprak üfleyiciler işitme kaybına neden olabilir.
- Leaf-blowers can cause hearing loss.
Tom'un işitme kaybı var.
- Tom has lost his hearing.
Amerikalı çocuklar bu sözcükleri işiterek büyürler.
- American children grow up hearing those words.
Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
- Tom can hardly hear without his hearing aid.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Tom'un iyi işitme duyusu var.
- Tom has good hearing.
Kör bir insanın işitme duyusu genellikle çok keskindir.
- A blind person's hearing is often very acute.
Tom bir işitme cihazı takıyor.
- Tom is wearing a hearing aid.
Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.
- I think I need a hearing aid.
Senin teorilerinden birini bile dinlemek benim ilgimi çekmiyor.
- I'm not interested in hearing any of your theories.
Tom ve Mary hakkında dinlemekten usandım.
- I'm tired of hearing about Tom and Mary.
O kötü işitmekten özürlü.
- She is handicapped by poor hearing.
Teorilerinden bir tane daha işitmekle ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in hearing any more of your theories.
O, onu duymaktan mutlu olurdu.
- He would be glad to hear that.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.
- I think I need a hearing aid.
Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
- Tom can hardly hear without his hearing aid.
Yaprak üfleyiciler işitme kaybına neden olabilir.
- Leaf-blowers can cause hearing loss.
Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.
- I think I need a hearing aid.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
- Everyone has to learn the words by heart.
Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum.
- I've heard French is a difficult language to learn.
Biz bir sonuca ulaşmadan önce, Tom'un görüşünü en azından bir kez dinlemek istiyorum.
- I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
Onu dinlemekten bıktım.
- I'm sick of hearing it.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to hearing from you soon.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to hearing from you soon.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
- The kid has a keen sense of hearing.
My hearing isn't what it used to be, but I still heard that noise.
Deaf people often must deal with hearing people.
There will be a public hearing to discuss the new traffic light.
As a result of a childhood accident, my sister was hearing-impaired and had to wear a hearing aid.
Speak loudly, because Grandpa is somewhat hard of hearing.
Adam, soon as he heard / The fatal Trespass don by Eve, amaz'd, / Astonied stood and Blank .
Your case will be heard at the end of the month.
I heard a sound from outside the window.
Eventually the king chose to hear her entreaties.
Agayne there was dissencion amonge the iewes for these sayinges, and many of them sayd: He hath the devyll, and is madde: why heare ye hym?.
I was deaf, and now I can hear.
... I think also what you've been hearing today on the part that ...
... and we're going to be hearing from them shortly. ...