Biriyle birlikte ağla. Yalnız ağlamaktan daha şifalıdır.
- Cry with someone. It's more healing than crying alone.
Biriyle birlikte ağla. Yalnız ağlamaktan daha şifalıdır.
- Cry with someone. It's more healing than crying alone.
Tom bu kuvars kristallerinin iyileştirici güçleri olduğuna inanır.
- Tom believes that these quartz crystals have healing powers.
Kalp yaralarını iyileştirmek zaman alır.
- Healing the wounds of the heart takes time.
Artık iyileşme başlayabilir.
- The healing can now begin.
Bu bitkisel merhem ağrıyı hafifletir ve iyileşmesini destekler.
- This herbal ointment relieves pain and promotes healing.
Bu ilaç, mucizevi iyileştirici güçleriyle bilinir.
- This medicine is known for its miraculous healing powers.
Tom bu kuvars kristallerinin iyileştirici güçleri olduğuna inanır.
- Tom believes that these quartz crystals have healing powers.
Kalp yaralarını iyileştirmek zaman alır.
- Healing the wounds of the heart takes time.
Zaman büyük bir şifacıdır.
- Time is the great healer.
Tom bir inanç şifacısı.
- Tom is a faith healer.
Tom'un kırık kolunun iyileşmesi birkaç hafta sürdü.
- Tom's broken arm took several weeks to heal.
Onun kırık bacağı henüz iyileşmedi.
- Her broken leg has not healed yet.
Bir boşanmadan iyileşmek zaman alır.
- It takes time to heal from a divorce.
Zaman bütün yaraları iyileştirir.
- Time heals all wounds.
Zaman her şeyi iyileştirir.
- Time heals everything.
Telkinle tedavi işe yarar mı?
- Does faith healing work?
This band-aid will heal your cut.
After conventional medicine failed me, spiritual healing was a desperate last hope.
... that was about her healing journey. ...
... natural self-healing capacities are disabled. ...