There is a movement afoot and nobody is noticing it.
- Hazırlanmakta olan bir hareket var ve hiç kimse bunu fark etmiyor.
The cook prepares different dishes every day.
- Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
I have to prepare for the test in English.
- İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
He was in charge of preparing a magazine for publication.
- O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
He is busy preparing for the examination.
- O, sınava hazırlanmakla meşgul.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
Tom prepared dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.