Tom has got to get ready for dinner.
- Tom akşam yemeği için hazırlanmak zorunda.
It takes me a lot of time in the morning to get ready for work.
- Sabahleyin iş için hazırlanmak çok zamanımı alır.
Tom wanted to be prepared.
- Tom hazırlanmak istedi.
We've got to be prepared to act.
- Biz hareket etmek için hazırlanmak zorundayız.
It will take me no less than 10 hours to prepare for the exam.
- Bu sınava hazırlanmak en az 10 saatimi alacaktır.
I have to prepare for the test in English.
- İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
Sami had to be prepared to take risks.
- Sami risk almak için hazırlanmak zorundaydı.
My meals are prepared by my mother.
- Benim yemekler annem tarafından hazırlanmaktadır.
You should prepare for the worst.
- En kötüsü için hazırlanmalısın.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
We failed due to a lack of preparation.
- Hazırlanma eksikliği nedeniyle başarısız olduk.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
He is busy preparing for the examination.
- O, sınava hazırlanmakla meşgul.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.