hazırlanma

listen to the pronunciation of hazırlanma
Турецкий язык - Английский Язык
preparation

We failed due to a lack of preparation. - Hazırlanma eksikliği nedeniyle başarısız olduk.

(Sinema) lining up
hazırlanmak
get ready

It takes me a lot of time in the morning to get ready for work. - Sabahleyin iş için hazırlanmak çok zamanımı alır.

I've got to get ready. - Hazırlanmak zorundayım.

hazırlanmak
prepare

I have to prepare for the test. - Test için hazırlanmak zorundayım.

I have to prepare for the test in English. - İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.

hazırla
prepare

I have to prepare for the test in English. - İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.

He prepared his speech very carefully. - Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.

hazırla
{f} priming
hazırlanmak
be prepared

We've got to be prepared to act. - Biz hareket etmek için hazırlanmak zorundayız.

Tom wanted to be prepared. - Tom hazırlanmak istedi.

hazırlanmak
arrange
hazırlanmak
poise
hazırlanmak
prepared

We've got to be prepared to act. - Biz hareket etmek için hazırlanmak zorundayız.

Tom wants to be prepared. - Tom hazırlanmak istiyor.

hazırlanmak
(Dilbilim) bargain for
hazırlanmak
brew
hazırla
{f} steel
hazırla
{f} preparing

He was in charge of preparing a magazine for publication. - O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.

She is busy preparing for the trip. - O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.

hazırla
concoct
hazırla
drawn up

He has drawn up a will. - O, bir vasiyetname hazırladı.

hazırla
{f} prepared

Tom was well prepared for the exam. - Tom sınav için iyi hazırlandı.

Tom prepared dinner by himself. - Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.

dikkatle hazırlanma
elaboration
hazırlanmak
to get ready, to prepare; to be prepared
hazırlanmak
to be made ready, be readied, be prepared
hazırlanmak
(uçuş vb.) tune to
hazırlanmak
to get ready, get oneself ready, prepare oneself
hazırlanmak
get set
hazırlanmak
gird up one's loins
Турецкий язык - Турецкий язык
Hazırlanmak işi
Hazırlanmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞEZZÜR
Hazırlanmak
(Osmanlı Dönemi) MEHD
Hazırlanmak
(Osmanlı Dönemi) TEEHHÜB
hazırlanmak
Hazır duruma getirilmek: "Şimdi adanın lüks otellerinde akşam yemeği hazırlanıyordu."- Halikarnas Balıkçısı
hazırlanmak
Hazır duruma getirilmek
hazırlanmak
Hazır olmak, kendini hazırlamak: "Bir bayram günü, bütün köy halkı, o ikindi yapılacak deve güreşini seyretmeye hazırlanıyordu."- A. İlhan
hazırlanmak
Hazır olmak, kendini hazırlamak
hazırlanma
Избранное