I've been asked to play my clarinet at a charity event.
- Hayır organizasyonunda klarnet çalmam istendi.
Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
Nope, I'm not buying it.
- Hayır, onu almıyorum.
If you're not feeling good today you should stay home No, no. I'll be fine.
- Bugün kendini iyi hissetmiyorsan evde kalman gerekir.Hayır, hayır. Ben iyi olacağım
Are Tom and Mary dating? No, they're just good friends.
- Tom ve Mary çıkıyorlar mı? Hayır, sadece iyi arkadaşlar.
Sami left his entire fortune to charity.
- Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.
Tom donated his entire fortune to charity.
- Tom bütün servetini hayır için bağışladı.
No, you can't use my car!
- Hayır, arabamı kullanamazsın!
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
- Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
- Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity.
- Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.
Tom donates half his salary to his favorite charity.
- Tom maaşının yarısını sevdiği hayır kurumuna bağışlıyor.
Tom volunteered to design a website for a local charity.
- Tom yerel bir hayır işi için bir web sitesi tasarlamaya gönüllü oldu.
I'll help you raise money for your charity.
- Hayır işin için para toplamana yardımcı olacağım.