Bir şey yiyemeyecek kadar çok heyecanlıyım.
- I'm too excited to eat anything.
Grup, gelecek turla ilgili çok heyecanlı.
- The band are very excited about their upcoming tour.
Zafer bizi heyecanlandırdı.
- The victory excited us.
Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.
- His home run excited the crowd.
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
- There were a lot of excited fans in the stadium.
Tom bir şeyden heyecanlanmıştı.
- Tom was excited about something.
Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
- You must be very excited.