Gün batımı batıda parlıyor.
- The sunset glows in the west.
Bu şu ana kadar gördüğüm en güzel gün batımıdır.
- This is the prettiest sunset I have ever seen.
Bu, bugüne kadar gördüğüm en güzel günbatımı.
- This is the most beautiful sunset that I have ever seen.
Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik.
- Never did we see such a beautiful sunset.
Gün batımından sonra hava soğudu.
- It got cold after sunset.
Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi.
- After sunset, a thin mist appeared over the field.
Bu, bugüne kadar gördüğüm en güzel günbatımı.
- This is the most beautiful sunset that I have ever seen.
Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever.
- Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset.
Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu.
- Tom was on the balcony, looking at the sunset.
The tax increase legislation included a sunset clause requiring renewal to prevent the tax increase from expiring.